Tuba Albayrak

“Dünyamız milyonlarca türe ev sahipliği yapıyor. Bu türlerden sadece bir tanesi ona hükmetmekte. Biz.” diyor  Stephen Emmott, “ 10 Milyar” adlı kitabında.

Alvin Toffler “Üçüncü Dalga”  kitabında tarım ve sanayi devrimini ve ondan sonra gelen dönemi,  Üçüncü Dalga’yı inceliyor.  Bu üçüncü dönemi adlandırırken o kadar çok isim kullanıldı ki;  uzay çağı, bilgi çağı, iletişim çağı, hız çağı, küreselleşme, inovasyon, internet  çağı, dijital çağ, big data çağı, multimedya çağı, sosyal çağ...  Bilim adamı Paul Crutzen ise bu yeni çağı “anthropocene”,  “İnsan Çağı” olarak adlandırıyor:

18. Yüzyıldan bu yana dünya üzerinde insanın hakimiyeti ve etkisinin, dünyanın yeni bir jeolojik döneme girmesine neden olacak kadar büyük ve derin  olduğunu ortaya koyuyor.

Teknoloji  ve gelişme yaşama dair pek çok kolaylıklar sunuyor: herşey bir tık mesafede, bir tıkla elimizin altında. Bu kolaylıkların ve teknolojik gelişmelerin insanlığa  maliyeti, maddi ve manevi olarak çok yüksek. İşte ana başlıklarla şöyle:

Yoksulluk sorunu

Küresel  Çevre Sorunları, Küresel  ısınma, Su Sorunu

Ekonomik Krizler ve Sorunlar

Çokuluslu Şirketlerin Gücü ve etkisi

Savaşlar

Terör

Global sağlık sorunları

Enerji  Kaynakları Sorunu

Yalnızlaşan, Yabancılaşan Bireyler, Psikolojik Sorunlar

Ekonomi, teknoloji, bilim ve askeri alanlarda  “üstünlük”  iddiasında olan Batı, yeni kolonyal bir yaklaşımla, dünya üzerindeki hakimiyetini sürdürmekte, hatta uzaya doğru açılmaktadır. Ancak insanın yeryüzündeki ve Batı’nın da  diğer toplumlar ve kültürler üzerindeki bu hakimiyeti “hak” ve “emanet”  fikirlerinden yoksundur.

Diğer taraftan yine Batı’nın öncülük ederek tüm insanlığa sunduğu teknolojik imkanlar ve demokratik (!) yaklaşım, güneye, kuzeye ve doğuya da imkan tanımaktadır.  Yüzyıllardır (belki 300, belki 500 yıldır) alt (madun) olmanın sebep olduğu inanç ve tutumlar, davranışları da etkilemiştir. Neticede buradan çıkan sesler,  batının karşısında sönük ve soluk kalmıştır. Bu konuda sadece batıya değil, kuzeye, güneye ve doğuya da eleştirel bakmalıdır.

Postkolonyal  düşünce, bu eleştirel bakışı içinde barındıran,  hakim ve yüksek seslerin dışındaki bu seslere kulak veren bir yaklaşımdır.

Bu yüzyılın sonlarında torunlarımızın yaşadığı dünyada nüfusun 10 milyara ulaşması bekleniyor. Bugün ve gelecek için her alanda yeni bir bakış,  yeni bir tutuşa ihtiyaç var.

Şimdi yeni birşeyler söylemek lazım.

 

Tuba Albayrak