Değerli Öğrencimiz Mukaddes Yıldırım'dan 2016'nın Haberlerle Değerlendirmesi
2016’nın özeti Mavi Marmara’da neler yaşanmıştı? Mavi Marmara gemisi birçok, milletten, dinden aktivistler, gazeteciler, sanatçılar, gönüllüler İsrail'in Gazze'ye uyguladığı ambargoyu kırmak için Sarayburnu’ndan demir aldı ve menziline doğru harekete geçti. İsrail, uluslararası karasuları kanunlarında karasuyu sayılmayan 70 km açıklarında Mavi Marmara gemisine operasyon düzenledi. İsrail onlarca asker, gemi ve helikopterle düzenlediği operasyonda 9 Türk vatandaşını şehit ederken birçok yolcuyu da yaraladı. O Gece gemiye yapılan operasyon öncesi gemiye özel bir sistemle kurulan canlı yayın vericilerini engelledi. İsrail silah ve mühimmat taşıdığını iddia ettiği Mavi Marmara gemisine önce botlarla yanaştı ardından havadan helikopterle askerler gemiye indi. Ellerinde hiçbir silah bulunmayan Mavi Marmara yolcularına tam teşekküllü silahlarla müdahalede bulunan İsrail askerleri tarafından açılan ateş sonu 9 kişi hayatını kaybetti bazıları ağır olmak üzere 50'den fazla kişi yaralandı Gazze'ye yardım götürmek amacıyla yola çıkan Mavi Marmara 31 Mayıs 2010 tarihinde İsrail’e yakın uluslararası sularda İsrail Ordusunun gemiye asker çıkarması üzerine organizasyon amacına ulaşamadı. Gazze insani yardım filosu saldırısı sonucunda gemi yolcularının bir kısmı öldü ya da yaralandı. İsrail ordusunun ele geçirdiği gemi Aşdod limanına demirlendi. Ardından Türkiye hükümetinin büyük tepkisiyle karşılaşan İsrail’e dava açıldı ve İsrail büyükelçiliği kapatıldı ve gelecek olan zaman diliminde İsrail Türkiye’den hem özür diledi hem de Türkiye’ye tazminat ödedi. Türkiye; İsrail’le ilişkilerini düzeltme yolunda ilerleyip Türkiye’ye 16 Kasım 2016’da yeniden büyükelçi atandı.30 Kasım 2016’da İsrail'in Ankara Büyükelçisi Eitan Naeh, Ankara'ya gelerek görevine başladı. Buraya kadar her şey devletlerarası ilişkilerin düzeltilmesi yolunda iyi gitti. Ne olursa olsun devletlerarası ilişkilerde duygusallık ön planda olmamalıdır. Devletlerarası ilişkiler amacı çıkardır ve anlaşmayı yapan ülkeler kendi menfaatleri doğrultusunda ilerler. Ardından 2 Aralık 2016’da savcı İsrail-Türkiye arasında yapılan anlaşmalar hasebiyle davanın düşürülmesini talep etti. Bu talebin tepki almasının ardından dava 9 Aralık 2016’ya ertelendi. Türk vatandaşlarının aklında sadece haklı oldukları ve dolaysıyla davanın Türkiye lehinde sonuçlanacağı vardı. 9 Aralık 2016 günü İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tarafların avukatları katıldı Hukukçular Derneği başkanı Mehmet Sarı; Hukukçular Derneği olarak açılan davaların takipçisi olacaklarını ifade etti, İstanbul'da görülmekte olan söz konusu davanın hukuka uygun ve adil bir şekilde sonuçlanması için ellerinden geleni yapacaklarını kaydetti. Sarı, Mavi Marmara'ya saldırı davasındaki sanıkların insanlık suçu işlediklerini vurgulayarak, şöyle konuştu: "Hukukçular Derneği olarak bu davanın insanlık onurunun korunması anlamında çok önemli bir dava olduğunun idrakindeyiz. Başından beri müdahili ve takipçisi olduğumuz bu dava, insanlığın davasıdır. Burada yargılananlar insanlığa karşı suç işlemişlerdir ve cezalandırılmaları gerekmektedir. Siyasi mülahazalar bu davanın kapsamı dışındadır. Bu saiklerle karar vermek hukuku ayaklar altına almak olacaktır. Bu, hukuk tanımazların aklanması anlamına gelecektir. İnsanlık gemisinde hayatını kaybedenlerin eli yakamızdan düşmeyecektir." 10 Aralık 2016 da Mavi Marmara'ya saldıran İsrail askerleriyle ilgili açılan dava, mahkeme tarafından düşürüldü. Türkiye ile İsrail arasından yapılan anlaşmayı kararına gerekçe olarak gösteren mahkeme, kırmızı bültenlerin de geri çekilmesine hükmetti. Avukatlar duruşma sırasında mahkeme salonunu terk ederken, karar şehit yakınları tarafından da tepkiyle karşılandı. Haklı konumunda olan Türkiye’nin haklı davası (Mavi Marmara’nın basılmasıyla şehit düşenler ve kurtulanlar) nedense haksız bir şekilde sonuçlandı(!). Bu durum benimde içinde bulunduğum Türk vatandaşlarını oldukça üzdü. Ancak adaletin kestiği parmak acımaz dedik ve sineye çekmek durumda kaldık içinde bulunduğumuz durum bunu gerektirdi. Ne olursa olsun vatanın selameti önemlidir dedik. Dedik ama… Aynı tarihin akşam saatlerinde, Beşiktaş’ta bombalı saldırı sonucu 44 şehit verdik ve bu insanların çoğunluğunu polisler oluşturmaktaydı. 2 gün sonra yani 12.12.2016 da son yıllarda canımızı en çok acıtan Suriye’de bulunan Halep kenti düşüyor haberiyle iyiden iyiye sarsıldık Türk halkı olarak. Son yıllarda bir çok olayla karşı karşıya olan Türkiye Halep’e el uzattı ve sivil toplum kuruluşları aracılığıyla (Kızılay,İHH) oradaki insanları kurtarmak için konvoylar halinde yola çıkıldı. Ayaktayız dedik her şeye rağmen. Biz milletiz ve bölünmeyeceğiz.15.12.2016 tarihinde yani 3 gün sonra Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan milli seferberlik ilan etti. 17.12.2016’da yine içimizden acı bir haber duyuldu. Kayseri’de izne çıkan Komandolara hain pusu oluşturuldu otobüsleri patlatıldı. Yine şehitler verdik. Tamı tamına 14 şehit. Yani her hafta acı olaylar bizi sarsacak olaylar olmaya devam ediyor ülkemizde. Bizleri bir şekilde dağıtmak isteyen güçler durmuyor, durmayacakta. Ama eğer biz Türk milletiysek ve İslam ümmetiysek yılmayacağız demeye devam ediyoruz. 19.12.2016 Tam olarak Rusya ile yapılacak görüşmelerin birkaç gün öncesi Ankara Rus büyükelçisi Andrey Karlov çevik kuvvetten olduğu belirlenen şahıs tarafından suikasta uğruyor. Tam da iki ülke uçak krizini aşmış ve ilişkilerini iyiden iyiye düzeltme yolunda ilerlerken. Neyse ki Rusya olayı soğukkanlılıkla karşılayıp ilişkilerimizde herhangi bir olumsuzluk olmayacak dedi. Bugün ’de yapılan törenle Rus büyükelçisi uçakla ülkesine gönderildi. Sonuç olarak Türkiye ne zaman belini doğrultmaya kalksa hep ama hep bir olay patlak veriyor. Ama tüm yapılanlara rağmen yarınlarımız aydınlık olacak. Biz birlik olursak bölünmeyiz. Bunun en güzel örneğini 15 Temmuz 2016 da gösterdik….